I. SUÇLULUKTA KALITSAL, BEDENSEL VE ZÝHÝNSEL ETKENLER
Suçluluk olgusunu araþtýran uzmanlarýn bir bölümü kalýtsal, biyolojik ve
fizyolojik nedenler üzerinde dururken, diðerleri duygusal, toplumsal ve
yakýn çevre etkenlerine aðýrlýk vermiþlerdir.
Çocuk suçluluðunda kalýtýma gelen biyolojik etkenlerin egemen olduðunu
ileri süren Lombroso, ilk kez doðuþtan suçluluk kavramýný ortaya atmýþ,
ve suçlularýn bedenlerinde stigmota adýný verdiði kusurlarýn bulunduðunu
varsaymýþtýr.
Kalýtým spermatozoit çekirdeðiyle babadan ve yumurta çekirdeðiyle anneden
zigota gelen kromozonlardaki özelliklerin bir kuþaktan diðerine geçmesi
olduðu halde her birimiz türe özgü kalýtýmýný yanýsýra bireysel kalýtýmý
da taþýmaktayýz.
Ýnsanoðlu genler yoluyla deðiþmez bir kalýtýmsal yazgýya sahip olur. Bu
kalýtýmsal yazgý bireyin gelecekteki davranýþ ve uyumunu olumlu ya da
olumsuz biçimde etkileyebilecek önemli bir etkendir.
Çocuðun anne ve babasýndan almýþ olduðu bütün normal özellikler gibi
kalýtsal hastalýklar da, genler aracýlýyla anne ve babadan geçirilir
(Mangýr, 1987, s. 10)
Bilindiði gibi çocuðun bedensel ve ruhsal geliþmesine olumsuz etkisi olan
nedenler, doðum öncesi ya da doðum sonrasý dönenlerin koþullarý tarafýndan
belirlenir.
Burt çalýþmalarýnda her çocuðun ailesinde katýlým özellikleri gösteren,
ayný zamanda suçluluða yönelten bir etki olarak karakteristik özellikleri
incelemiþ ve bunlarý 4 grupta toplamýþtýr.
Kalýtsal Suçluluk Özellikleri :
1. Fizyolojik koþullar genel olarak epilepsi, tüberküloz, romatizma,
hipertiroid gibi vakalarda doðan birçok hastalýk türlerini kapsar. bu
koþullarda suçluluk arasýnda iliþki arandýðýnda, 100 suçlu akraba arasýnda
53 gibi yüksek bir oran (%53) bulunmuþtur.
2. Zihinsel koþullar zihinsel yetersizlik, ya da doðuþtan zeka geriliði
gibi kalýtsal bir nedene baðlý olarak görülen durumlarý kapsar. 100
ailenin 35inde rastlanan zihinsel yetersizliðin fizyolojik koþullara
oranla daha düþük bir etki alanýna sahip olduðu dikkatimizi çeker.
3. Bu grupta belirli bilinçsizlik halleri, mizaca iliþkin eksiklikler,
nörolojik ve psikolojik belirtileri kapsayan duygusal karýþýklýklar yer
alýr. Bu koþullarýn suçlulukla iliþkisi diðer etkenlere göre daha yüksek
%42 olarak bulunmuþtur.
4. Ýntihar, alkolizm, cinsel düzensizlikler, zor kullanma, zalimce
davranýþlarýn yer aldýðý, ahlaka iliþkin bozukluklarý kapsayan, son grup
ise en yüksek oraný oluþturur. 100 aileden 146 suçluluk vakasýnda
rastlandýðý saptanmýþtýr.
Ýþte sözü edilen bu etkenler, suçla çocuk akrabalarý arasýnda rastlanan
temel kalýtsal koþullardýr. Ancak kalýtsal etkenlerin hepsi suçluluk
niteliðine sahip deðildir (Mangýr, 1987; s. 11)
Ailedeki saðlýksýz iliþkilerin sonuçlarý, yalnýzca çocuk suçluluðuna neden
olmamaktadýr. Geçimsiz ve daðýlmýþ aileleri olan çocuklar çocuk suçluluðu
ile birlikte akut, psikiyatrik bozukluklar, düþük okul baþarýsý, cinsel
rolü oynamada yetersizlik, düþük özsaygý, arkadaþsýzlýk, gerilim,
depresyon görülmektedir. Sosyoloji, psikoloji ve psikiyatri adamlarýnda
yapýlan çalýþmalarýn ortak görüþü; boþanmýþ, ayrýlmýþ ve ölmüþ
ana-babalarýn çocuklarýnýn daha uygunsuz davrandýklarý doðrultusundadýr.
Ancak bu deðiþkenlerin çocuk suçluluðu ile doðrudan iliþkili olduðunu
gösteren kesin bir istatiksel bulgu yoktur (Dr. Attar, 1993, s. 32).
Görüldüðü gibi ahlaka iliþkin bozukluklarýn suçluluða etkisi zihinsel,
fizyolojik ve psikopatik etkenleri geçmekle kalmayýp hepsinin toplamýndan
da büyük bir yüzdeye sahip bulunmaktadýr.
Bütün bunlarýn dýþýnda, çocuðun eðitimide ahlakça zayýf (immoral) ya da
zihince geri (dull) ana babanýn evdeki kötü yönetimin etkisi olduðu kadar,
kendisine kalýtým yoluyla geçen zihni ve ahlaki geriliðine de etkisi
olmaktadýr. |